0534 030 31 43

0551 800 48 75

·

av.muratozgun@hotmail.com

av.atamertsezgin@hotmail.com

·
Pazartesi - Cuma 09:00-17:00
İletişime Geç

Boşanma Davalarında Tedbir Nafakası: Şartları ve Uygulaması

Boşanma davasının açılmasıyla birlikte eşler arasında ortak hayat sona erse de Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 185 son fıkrası gereğince, eşlerin birbirine karşı yardımlaşma borcu devam etmektedir. Bu çerçevede, mahkeme süresince ekonomik olarak zor durumda kalan eşin temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla tedbir nafakası düzenlenmiştir. 

1. Tedbir Nafakası Nedir?

Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası süresince, geçici bir önlem olarak bir eşin diğerine ekonomik destek sağlamasına yönelik mahkeme tarafından hükmedilen bir nafaka türüdür. Bu nafaka, evlilik birliği sona erene kadar devam eder ve genellikle boşanma kararı kesinleştiğinde sona erer.

Hâkim, TMK m. 169 kapsamında, boşanma davası sürecinde eşlerin ekonomik koşullarını değerlendirerek gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bu kapsamda tedbir nafakasına karar verirken eşlerin maddi durumlarını, ihtiyaçlarını ve sosyal statülerini göz önünde bulundurur.

2. Tedbir Nafakasına Hükmedilme Şartları

Mahkemelerin tedbir nafakasına hükmedebilmesi için bazı temel şartların oluşması gerekmektedir:

Açılmış bir boşanma veya ayrılık davasının bulunması: Tedbir nafakası, boşanma süreci boyunca geçerli olan bir önlemdir ve boşanma davası olmadan talep edilemez.

Eşlerden birinin ekonomik desteğe ihtiyaç duyması: Nafaka talep eden eşin gelir düzeyi, malvarlığı ve çalışma durumu değerlendirilir.

Nafaka yükümlüsü eşin ödeme gücünün bulunması: Nafaka ödeyecek eşin maddi gücü olup olmadığı, gelir durumu, taşınmazları, iş durumu gibi unsurlar incelenerek belirlenir.

Hâkim, her boşanma davasında otomatik olarak nafakaya hükmetmez. Bunun yerine tarafların ekonomik durumlarını detaylıca inceler ve gerekli araştırmayı yaparak karar verir.

3. Tedbir Nafakasının Miktarı Nasıl Belirlenir?

Mahkeme, tedbir nafakasının miktarını belirlerken aşağıdaki kriterleri dikkate alır:

Nafaka talep eden eşin geçim giderleri: Barınma, beslenme, sağlık, giyim, ulaşım gibi temel ihtiyaçları kapsar.

Nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu: Gelir düzeyi, taşınmaz mülkleri, maaşı ve genel mali durumu göz önüne alınır.

Tarafların yaşam standartları: Evli oldukları dönemdeki ekonomik seviyeleri değerlendirilir.

Bu bağlamda, mahkeme belirlenen nafaka miktarını hakkaniyet ilkesine uygun şekilde belirlemek zorundadır (TMK m. 4).

4. Tedbir Nafakasının Süresi ve Sona Ermesi

Tedbir nafakası, boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam eder. Ancak bazı durumlarda tedbir nafakası kendiliğinden sona erebilir:

• Nafaka alacaklısının evlenmesi veya fiili olarak başka biriyle yaşaması,

• Nafaka yükümlüsünün ekonomik olarak tamamen ödeme gücünü kaybetmesi,

• Mahkemenin nafakanın kaldırılmasına karar vermesi,

• Eşlerden birinin ölmesi.

Bununla birlikte, boşanma kesinleştiğinde tedbir nafakası sona ererken, bazı durumlarda mahkeme tarafından yoksulluk nafakasına çevrilebilir.

5. Tedbir Nafakasının Yoksulluk Nafakasından Farkı

Tedbir nafakası, boşanma süreci boyunca verilen geçici bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, boşanma sonrası ekonomik olarak yoksulluğa düşen eş lehine hükmedilen sürekli bir nafaka türüdür.

Tedbir nafakasının bağlanması için eşin kusurlu olup olmadığı önemli değildir. Ancak, boşanma sonrası yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, talep eden eşin diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir.

6. Hukuki Başvuru Süreci ve Profesyonel Destek

Boşanma davası sürecinde tedbir nafakası talebi, hukuki prosedürler açısından dikkatli bir şekilde yürütülmelidir. Başvuruların doğru hazırlanması, mahkeme süreçlerinin etkili bir şekilde yönetilmesi, bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi ve itirazların usulüne uygun şekilde yapılması, hak kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, yalnızca yetkili ve ruhsatlı kişilerden hukuki destek alınmasıdır. Avukatlık Kanunu’na göre, hukuki danışmanlık hizmeti ve yargı süreçlerinde temsil yetkisi yalnızca avukatlara aittir. Yetkisi olmayan kişi veya kuruluşlardan alınan hukuki hizmetler, yasal açıdan geçersiz olabileceği gibi, mağduriyetlerin daha da artmasına yol açabilir.

Bu nedenle, tedbir nafakası talebinde bulunurken hak kaybı yaşamamak ve süreci etkili bir şekilde yönetmek adına uzman bir avukattan destek almak son derece önemlidir. Hukuki bilgi ve deneyimle yürütülen bir süreç, hakların korunmasını ve adil bir sonuca ulaşılmasını sağlayacaktır.

Leave a Reply